Bir şey gerçekten de tuhaf: Sanki günler uzadıkça, hayat kısalıyor. Gerçi bu bir çelişki ama öyle işte. Ve şimdi size soruyorum: Hayatı uzatmak ve günleri kısaltmak için insanlar ne yapar? Konuşurlar. Konuşur, gevezelik eder, sohbet eder ve anlatırlar; hiç ara vermeden hem de. Gerçi bazı zamanlarda, kilisede mesela veya daha iyi bir örnek olarak mezarlığın birinde tam sükuneti buldum sandığı anda insan bir bakar ki birisi yine çene çalmaya başlamış! Muhtemelen yukarıda veya toprağın altında da bu böyle olacak. Ama size bir şey daha söylemek istiyorum: İnsanların söylediklerinin büyük bir kısmı da zaten daha baştan çöpe atılabilir. Çünkü şöyle bir bakıldığında herkes konuşuyor ama kimse bir şey bilmiyor. Hiçbir şeyden haberleri yok. Hiç kimse konuştuğu konuya vakıf değil. Hiçbir fikirleri yok. Kaldı ki, bugünlerde çok fazla fikir sahibi olmamak galiba en iyisi. İnsanın her şeyden bihaber olma hali, içinde yaşanılan zamanın gereği; bilmemek ise zamanın ruhu. Bu zamanda insan bir yere, bir şeye hiçbir şey görmeksizin bakabilir. Ya da dinler ve yine de hiçbir şey anlamaz. Hakikat hakikattir, işte o kadar, insanlar böyle diyor genelde. Ama diyorum ki, hiç de öyle değil!