Anne Frank hakkında...
Bu kitaba 10'dan aşağı bir puan verdiğimi düşünemiyorum bile, hayatımda okuduğum beni en etkileyen kitapların arasında başta geliyor. Bu ikinci okuyuşum ve eminim son da olmayacak. 2 günde bir kitap bitiren ben, her birkaç sayfada bir üzerine düşünmek ve etkisinden çıkmak, bazen de ağlayarak rahatlamak için kitaba ara vere vere 3 haftada okudum, aksi mümkün değildi.
Düşünün, siz bir babasınız, toplama kampından kurtulmuşsunuz, ailenizin öldüğünü öğreniyorsunuz, ardından kızınızın günlüğünün yayımlanması yönündeki vasiyetini öğreniyorsunuz, günlüğü buluyor, okuyorsunuz.
Kızınız ilk yazmaya başladığında 13 yaşında ve çok neşeli içerikte şeyler yazıyor, ailesinden ve mükemmele yakın hayat şartlarından bahsediyor. Daha sonra Arka Ev'deki yaşamından bahsediyor, sizden bahsediyor, sizi sevdiğinden...Karamsarlaşıyor bazen, ama asla savaşın sonu hakkında değil, her zaman savaşın biteceğine ve buradan çıkacağına dair bir umudu var, korkudan titrediği günlerde bile umudu var...Fakat siz bu cümleleri okurken kızınız bir toplama kampında ölmüş oluyor, hatta üzerinde kalan son bir battaniyeyle ölmüş oluyor, kardeşiyle birlikte o 'toplu mezarlar'dan birinde. Söyleyin, nasıl dayanırdınız?
Açıkçası ben her düşündüğümde kahroluyorum desem yeridir. Siz bir babasınız ve kızınızın sizinle paylaşmadığı şeyleri o öldükten sonra öğreniyorsunuz, kızınız bir toplama kampında tabiri yerindeyse katledilmişken siz kızınızın geleceğe dair hayallerini okuyorsunuz.
Peki sadece Anne Frank mi? Kaç insanın hayalleri yakıldı, yıkıldı, boğuldu o soykırımda? Kaç çocuk, kaç genç, kaç anne, kaç baba, kaç dede, kaç?
Anne Frank zulüm görmüş ve zulüm görmekte olanlar için rol model alınması gereken bir insan, bakın çocuk demiyorum, insan.
Kendisi de insan olarak görüyor kendisini çoğunlukla çünkü, bir insan; bir Yahudi, bir Alman, bir kadın ya da bir çocuk değil. Ama bazen sevgiye ve ilgiye muhtaç bir kız olarak da görüyor, o da aşık oluyor, seviyor, hayal kuruyor.
Anne Frank'te herkes kendinden bir parça bulabilir diye düşünüyorum, çünkü gerçek, kurgu değil. İçimizden birisi, bir zamanlar bizim de olduğumuz çocuk, düşünceleri kirlenmemiş, bitmeyen savaşlara alışmaya çalışan bir çocuk.
Gerçi herkes Anne Frank'te kendinden bir parça bulabilseydi, hala küçük çocuklar ölüyor, anne babalarından zorla alınıyor, acı çekiyor olmazlardı. Savaşlara, şehitlere, terör olaylarına bu kadar alışmış olmazdık, zulme bu kadar sessiz kalmazdık. Demek ki kendinden bir parça bulmayı bırak, Anne Frank tekrar dünyaya gelse tekrar öldürebilecek insanlar ve ona destek verecekler var içimizde. Ne yapalım, içindeki Anne Frank'i öldürenler düşünsün onu da. Ben içimdeki Anne Frank'i ebediyen yaşatmaya hazırım çünkü.
Akşam aniden oturup bekletmeden içimi dökmek istedim, okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizlerin de bu konuyla ilgili görüşlerini bekliyorum.
EK 1
23.04.18