-her kim ki et yiyor, eğer yediği o etin hayvanini yakalayıp, özellikle kendi kesip, yenilecek hale getiriyor olsaydı, o eti yemezdi. kimse yenilen / kesilen hayvanin iniltilerini duymadığı, akan kanını görmediği, can çekişirken izlemediği için eti kolaylıkla boğazından geçirebiliyor.
doğal olarak etobur hayvanlarda bu konuda en ufak bir iğrenme/yürek burkuntusu söz konusu değildir.
-etobur hayvanlar yiyeceklerini (av’ını) kemik,et,damar,sinir,yağ,sakatat ayırmaksızın hepsini birden tüketiyor ve de hiçbir pişirme,hazırlama bekletme gibi bir isleme ihtiyaç duymadan, insanlarsa etin sadece hoşlarına giden yerlerini tüketiyor ve maalesef pişirmeksizin bunu tüketemiyor.
yani etoburlar için et sadece bir yiyecek anlamına gelirken, insanlar için et, bir mide düşkünlüğü yani zevk tatmini anlamını alıyor.
bu sebeple her gün milyonlarca hayvan bu tatmin için katlediliyor. bu hayvanların bir çoğu maalesef hiç ama hiç güneş görmeden hayata veda ediyorlar, ancak vücudunun sığacağı mikroskobik bir alanda yaşıyorlar, inanılmaz yapay bir şekilde beslenip yetiştirilip vakti gelince de sofralarımıza konuk oluyorlar. (mcdonalds,burger king,kfc..gibi)
ne gariptir ki insan dışındaki hiçbir varlık kendi besinini hazırlamaya/pişirmeye gereksinim duymaz.
-insanların hayvanlardan daha ustun olduğu noktasından hareketle insanin daha güçlü olması ona işkence yapma hakki yerine ağabeylik sorumluluğunu yükler. yani esasen onun hayatini kolaylaştırması,iyileştirmesi ve geliştirmesi gerekir.
-olaya anatomik olarak bakıldığında ise, etoburların köpek dişleri diğer dişlerine kıyasla çok daha uzun ve birbirinden uzak iken, insanların diş uzunlukları neredeyse birbirini aynisi ve birbirine çok yakın (otoburlarin benzeri).
insanların bağırsakları etoburların tersine çok uzun, bu yüzden sindirilen et bağırsaklarda uzun sure geçirdiğinden orada bozuluyor ve çevresine zarar veriyor.insan bünyesinde oluşan bazı hastalıkların kaynağı olarak da buradaki bozulma gösterilmiş kitapta.
kitapta değinilen bir çarpıcı örnek olarak da amerika’da “kasap”lara cinayet davalarında şahitlik yaptırılmaması mesleklerinden dolayı (ölüm’e karşı olan duyarsızlıklarından dolayı.)
kitapta ayrıca, yazarın “mükemmel besin” olarak adlandırdığı (vücudun temel ihtiyacı olan maddelerin hepsini zengin olarak bir arada ihtiva eden) yiyeceklerin bir listesi ve et ile karşılaştırmalı olarak analizleri mevcut.
vejetaryenliği tadından dolayı bir yemek ayırma fikri olarak görmemek gerekiyor, bu bir felsefe ve kişinin dünya görüşünü yediği ve içtiğine yansıtmasıdır.ayni zamanda kapitalist, dayatmacı, sorgulamanın olmadığı bir düzene de bir başkaldırıdır.
gerçekten insan yaşamı için et yemek kaçınılamaz bir gereksinim midir ?