Bir diktatör biyografisi..
Marquez her daim bizi kendisine özgü "Büyülü Gerçekçilik " akımına ait yeni bir üslupla bir araya getiriyor. Hiçbir kitaptaki üslubu birbirine benzemez,hem de birbirine çok benziyor gibi görünüyor. Marquez,kitaplarında cinselliğe verdiği yer ile bilinir. Ve şüphesiz despotlarıyla. Yüzyıllık Yalnızlık'ta cinsellik daha ön planda iken despota şöyle bir sayfa vermişti. Oysa Başkan Babamızın Sonbaharı çok özgün.
İlginç cinsel tutkuları, kontrolsüzce hareket etmesi, kaprisleri ile tam bir diktatör var karşınızda. Bir despotun psikolojisini tanıdıkça ve bu tür iinsanların aramızda dolaşıyor olma ihtimalini göz önüne aldığımda ürküyorum. Fazla bir şey söylemek istemiyorum,kitabın büyüsünün kaçmasını istemem.
Başkan Babamızın Sonbaharı,acımasızlığın,kaprislerin,devletin devamını sağlama düşüncesiyle yöneticilerin çıkarlarını, halkın uğradığı zulmü gözler önüne sermekte. Bizim ülkemiz olan Türkiye'de mevcut olan hükümet ve 12 eylül cuntacılarına ışık tütüyor bu kitap. Okurken ürperiyorsunuz,hayret içinde kalıyorsunuz. İnsanları öldürmek,hayatlarını karartmak o kadar kolay ki despot için. Kendi tutkularının ve kaprislerinin eşiti olan bu adam aslında hepimizden daha tutsak. Başka birinin zorbalığından kurtulup kendi özgürlüğünü yaşatmak,kendi kendine esir olmaktan daha zordur kanaatimce.
Uslüp olarak oldukça açık,yalın ve akıcı. Konu olarak etkileyici.
Tarih tonlarca despot ve nitelikli katil gördü. Her daim çekici olmuş olan bu adamların ilkel hallerini görelim bir de. Siyah bir başkanın kendi halkına olan zulmü. Acayip cinsel tutkuları. Herkes okumalı.